İstanbul hatırası / Ahmet Ümit.
Language: Turkish Series: ; 261. | Everest yayınlarıPublication details: İstanbul : Everest, 2013.Edition: 7. bsDescription: 565 s. ; 23 cmISBN:- 9789752897458
- PL 248 .U49 I88 2013
Item type | Current library | Call number | Status | Barcode | |
---|---|---|---|---|---|
![]() |
Beykoz Üniversitesi Kütüphanesi | PL 248 .U49 I88 2013 (Browse shelf(Opens below)) | Available | 00011744 |
Browsing Beykoz Üniversitesi Kütüphanesi shelves Close shelf browser (Hides shelf browser)
![]() ![]() |
![]() ![]() |
No cover image available
![]() |
![]() ![]() |
![]() ![]() |
![]() ![]() |
![]() ![]() |
||
PL 248 .U49 C57 2013 Çıplak ayaklıydı gece / | PL 248 .U49 E48 2015 Elveda güzel vatanım / | PL248 .U49 I57 2007 İnsan ruhunun haritası | PL 248 .U49 I88 2013 İstanbul hatırası / | PL 248 .U49 K37 2013 Kar kokusu / | PL 248 .U49 K38 2013 Kavim / | PL 248 .U49 K57 2018 Kırlangıç çığlığı / |
Kitaba dair: Byzantiondan İstanbula uzanan, heyecan yüklü bir serüven... Sarayburnunda, Atatürk heykelinin ayaklarının dibinde bir ceset, Avuçlarında antik bir pere.... Ama ne bu ceset son kurban, ne de bu antik para son sikke... Yedi kurban, yedi hükümdar, yedi sikke, yedi kadim mekân. Ve tek bir gerçek: Bu şehrin gizemli tarihi. "Şehre bakıyorduk denizden. Sisler içindeydi İstanbul... Sisler içinde deniz... Sisler içinde teknemiz. Sultanahmetin minareleriydi görülen, Ayasofyanın kubbesi, Topkapı Sarayının kuleleri. Hiç yağmalanmamış, yıkılmamış, kirletilmemiş gibiydi şehir. Bembeyaz bir sisle örtmüştü doğa, ne varsa görüntüyü çirkinleştiren. Güneş doğmadan bir anlığına beliren bir hayal gibi... Büyülü bir bulut gibi... Bir masal imgesi gibi... Yeni kurulmuş bir kent gibi... Taze bir başlangıç gibi... Genç, umutlu, güzel... İstanbula bakıyorduk denizden. Ölülerimizin yüzlerine bakıyorduk... Onların gözlerindeki kendi kederimize. Çaresizliğimize bakıyorduk, avuçlarımızda büyüyen zavallılığa, kanımızda filizlenen korkaklığa... Elimizden alman hayata bakıyorduk... Güneşli günlerimize, umut dolu sabahlara, eğlenceli bahar akşamlarına... Sönen anılarımıza bakıyorduk, ölen hayallerimize, yıkılan düşlerimize... Sönen anılarımızı, ölen hayallerimizi, yıkılan düşlerimizi yüklenip yorgun bir şilep gibi bizden uzaklaşan şehrimize... Şehrimizle birlikte yitirdiğimiz kendimize bakıyorduk..."