Çıplak ayaklıydı gece / Ahmet Ümit.
Language: Turkish Series: ; 272.. | Everest yayınlarıPublication details: İstanbul : Everest, 2013.Edition: 16. bsDescription: 104 s. ; 23 cmISBN:- 9789752897465
- PL 248 .U49 C57 2013
Item type | Current library | Call number | Status | Barcode | |
---|---|---|---|---|---|
![]() |
Beykoz Üniversitesi Kütüphanesi | PL 248 .U49 C57 2013 (Browse shelf(Opens below)) | Available | 00011725 |
Browsing Beykoz Üniversitesi Kütüphanesi shelves Close shelf browser (Hides shelf browser)
![]() ![]() |
![]() ![]() |
![]() ![]() |
![]() ![]() |
![]() ![]() |
No cover image available
![]() |
![]() ![]() |
||
PL 248 .U49 B49 2011 Beyoğlu rapsodisi / | PL 248 .U49 B49 2013 Beyoğlu'nun en güzel abisi / | PL 248 .U49 B577 2016 Bir ses böler geceyi / | PL 248 .U49 C57 2013 Çıplak ayaklıydı gece / | PL 248 .U49 E48 2015 Elveda güzel vatanım / | PL248 .U49 I57 2007 İnsan ruhunun haritası | PL 248 .U49 I88 2013 İstanbul hatırası / |
Kitaba dair: "Ülkenin en kararlı, en özverili, en iyimser çocukları. Sert, acımasız, zalim günler. Zor günlere inat gülümsemelerini korumaya çalışan gençler. Kahramanlıklar, ihanetler, acılar ve aşklarla dolu romantik bir yaşam. Demokrasi ateşini, diktatörlüğün en karardık döneminde yakmaya çalışanların serüveni. 12 Eylül darbesine direnen insanların gerçek yaşamlarından çarpıcı öyküler. "Büyük bir çatışma çıkmıştı kentte. Biz, insanlar, çiçekler, karıncalar, kuşlar, balıklar ve yıldızlar öldürülmesin diye sokaklara renk renk yazılar yazıyor, duvarlara afişler asıyorduk. Hepimiz gençtik; yaşlı olanlarımız da vardı aramızda ama hepimiz gençtik. Onlar, insanları, çiçekleri, karıncaları, kuşları, balıkları ve yıldızları öldürmek için çıkmışlardı sokağa. Hepsi yaşlıydı; genç olanları da vardı aralarında ama hepsi yaşlıydı. Ve hepsi silahlıydı. Çeşit çeşit sustalılardan otomatik tabancalara kadar bir iyice kuşanmışlardı silahlarını. Bir köşe başında bekliyorlardı bizi. Bekledikleri yerde karşılaştık. Belki daha elverişli bir köşe başı ve daha uygun bir zaman bulunabilirdi ama bu karşılaşma kaçınılmazdı. Çatışma uzun sürdü. Karanlık bir dönemin bitişinden karanlık bir dönemin başlangıcına kadar. Yenilmiştik. Yenileceğimiz belli değildi ama çok da şaşırmadık. Şimdi kaçıyorduk işte. Yakalanmamak için, yeniden dövüşebilmek için kaçıyorduk. Belki de bastığımız bu ham toprak İstanbulun karanlık, suskun sokaklarıydı. Bırakıp geride karımızı, çocuğumuzu, basılacak evimizi terk ediyorduk..."