Altı ay bir güz / Bilge Karasu.
Language: Turkish Series: ; 9. | Metis yayınlarıPublication details: İstanbul : Metis, 2013. Edition: 4. bsDescription: 83 s. ; 20 cmISBN:- 9789753421225
- PL 248 .K378 A48 2013
Item type | Current library | Call number | Status | Barcode | |
---|---|---|---|---|---|
![]() |
Beykoz Üniversitesi Kütüphanesi | PL 248 .K378 A48 2013 (Browse shelf(Opens below)) | Available | 00011348 |
Browsing Beykoz Üniversitesi Kütüphanesi shelves Close shelf browser (Hides shelf browser)
![]() ![]() |
![]() ![]() |
![]() ![]() |
![]() ![]() |
![]() ![]() |
![]() ![]() |
![]() ![]() |
||
PL 248 .K3739 M5 1992 Minelbab ilelmihrab : 1918 mütarekesi devrinde olan biten işlere ve gelip geçen insanlara dair bildiklerim / | PL 248 .K3756 K66 2007 Komik şeyler yazmak / | PL248.K3756 O58 2008 Onu ben öldürdüm Leonardo : roman / | PL 248 .K378 A48 2013 Altı ay bir güz / | PL 248 .K378 G43 2007 Gece / | PL 248 .K378 G63 2012 Göçmüş kediler bahçesi / | PL 248 .K378 H35 2007 Haluk'a mektuplar / |
Arka kapaktan: Altı Ay Bir Güz, 1995 yılında yitirdiğimiz yazar, çevirmen Bilge Karasu'nun, hasta olduğu aylarda tamamlayamayacağına karar vererek yayınevine teslim ettiği, ancak ölümünden sonra yayımlanmasını vasiyet ettiği son yapıtı. "İstediğim, denizi yazmak. Zümrütlerin, gökyakutların sabrını; ağaçların tarihsizliğini... Bir tek kıyısını kavrayabildiğimiz, anlamını ancak bir tek kıyısıyla kurduğumuz denizin öyküleri yoktur bir kara adamı için. Yolculuklara, ister gerçek ister düşsel olsunlar, yakıştırdığımız son, öbür kıyıda bitse bile, deniz gene tek kıyılıdır, üzerinde yaşayıp çalışan biri olmadıkça. Deniz, kara adamının yalnız sınırlarını kaldırışı değil, sınır düşüncesini içinden çıkarıp atıvermesidir. Her şeyin bir aradalığının bir yerde başlaması ya da bitmesidir. İstediğim, denizi yazmaktı. Her şeyin bir aradalığına yenik düşeceğimi bile bile." "Taşların sabrı dediğim, yaşlandıkça yaşamağı öğrendiğimiz, can sıkıcı bir boş laf olmaktan çıkan sabır değil; insanların kusursuz bulacağı o duruma gelesiye bir taşın bir başka taşın bağrında sıkışıp durarak geçirdiği -insanın hiçbir ölçüsüne sığmaz- bir vakti damıtmsı, sonra, kalması. Taşlar doğmaz, doğrulur; sabır, taşın değil, insanın erdiği; dolayısıyla, yakıştırabildiği, tansıdığı; değerini artırmkta çılgınca, küstahca kullandığı. O sabrı yazmağa kalkışmak, emeklemekten öteye geçememek olacağı için, onurlu bir alçakgönüllülük sayılır."